Eski Mısır tarihi her zaman merak edilen konulardan biri olmuştur. Birçok gizemi içerisinde barındıran eski Mısır tarihi her yeni gün yeni bir keşif ve bilgi ile aydınlanmaya devam ediyor. Eski Mısır tarihinin birçok gizeminin yanında mumyalama işlemi de oldukça ilgi görmektedir. Dinsel bir ritüel olan Eski Mısırda mumyalama işlemi oldukça önemli işti. Bizdeki ahiret inancının onlarda öteki dünya ya da Osirisin dünyası olarak bilinmesi ve cesetlerin öteki tarafa sağlam bir şekilde gitmesi anlayışı vardı.
Öteki dünyada ruhun rahat edebilmesi için bir bedene ihtiyacı olduğunun düşünülmesi üzerine mumyalama işlemi ilerletilmiştir. Mumyalama işleminin asıl amacı insan bedeninin bir bütün olarak korunmasıdır. Yani beden öteki dünyaya tam ve bozulmamış şekilde gitmesi için mumyalama işlemi yapılıyordu. Mumyalama işlemi nedeniyle çok büyük bir sektör oluşmuştu denilebilir. Ölü yıkayıcılar, kefen bezi için keten üretenler, ketenden kefen bezi yapanlar, mumyalama işleminde kullanılan kimyasalların başka tüccarlar tarafından getirtilerek satılması, mezar kazıcıları, rahipler, ölüler kitabı yazarları ve daha birçok grup bulunmaktadır.
Mumyalama işlemi bu insanların üretimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Herkes kendi üzerine düşeni yapıyor ve bir insanın ölü bedeninin mumyalanabilmesi için çeşitli işlemlerden geçirilmesi gerekiyordu. Mumyalamanın dahi bir kalitesi mevcuttu. Örneğin Firavunlar oldukça kaliteli mumyalama tekniği ile mumyalanıyordu. Halk ise daha basit yöntemlerle mumyalanıyordu. Bu da sınıf farkının doğurduğu otoritelerden biriydi.
Mumyalama Nasıl Yapılır?
Eski Mısır’da mumyalama teknikleri ve aşamaları bir dizi seri işlemden oluşuyordu. Öncelikle cesedin mumyalama işlemi ortalama üç ay bekletilmesi gerekiyordu. Bu zaman zarfında iç organları, bağırsakları çeşitli parazitler nedeniyle bozulmaya başlardı. Sonraki üç günlük süreçte de ceset potasyum banyosuna yatırılır ve bir haftadan sonra da vücudun iç organları çıkarılmaya başlanırdı. Bu işleme başlanmadan önce de mutlaka ağız burun kulak gibi organların deliklerinden vücuda potasyum ve terebentin verilerek organların bozulmasının önüne geçilirdi.
Yanak kısımlarının içe göçük olmaması için Nil Nehrinin çamuru ile doldurulur ve kapatılırdı. Göz kısımlarına da çakıl taşları ya da cam konurdu. Beyni çıkarmakta oldukça zahmetli bir işti. Burun kısmından içeriye bir çengelli iğne sokularak yavaş yavaş beynin parçalanması ve parçaların teker teker çıkarılması sağlanırdı. İnsan mumya heykelinin oluşturulması işlemi oldukça zahmetli bir iş olsa da dini ritüel olarak yapılması mecburiydi. Beyin kısmına önem vermedikleri için bu beynin parçalanması o kadar da önemli değildi. Örneğin kalp mumyalandıktan sonra tekrar yerine konurken hiçbir mumyanın beyni yeniden mumyalanıp yerine konulmamıştır. Bağırsak, mide ve diğer iç organlarda mumlama işlemi gerçekleştirildikten sonra kanope ismi verilen vazolara konularak mumyanın yanına konurdu.
Ölünün penisi de kalp gibi işlem görerek yeniden mumyalanıp eski yerine konurdu. Karın bölgesinden çıkarılan organlar yerine bir takım baharatlarla yani karabiber, sarımsak ve kimyonla harmanlanan saman doldurulur ve karın bölgesi palmiye ipliği ile sağlam bir şekilde dikilirdi.
Eski Mısırın Mumyaları
Onlara göre ceset öteki dünyada işlerini iyi yapabilmeleri ve rahat yaşayabilmeleri için tüm organlarının sağlam bir şekilde gitmesi gerektiğine inanıyorlardı. Örneğin bacağı kesik olan bir cesede tahtadan protez bacak yapıyor ve bu bacağı mumyaya ekliyorlardı. Bu şekilde mumya diğer tarafta sıkıntı çekmeden yeni bedeni ile yaşama devam etmiş oluyordu. Keten koruma mumya kefeninin içerisi cesede ait olan ziynet eşyaları ile doldurulurdu. Bu ziynet eşyalarının yanına çeşitli korunma figürleri de eklerlerdi. Bu şekilde öteki dünyaya giden yolda korunacaklarına inanırlar ve kendilerini güvende hissetmeleri gerektiğini düşünürlerdi. Mumyalama işlemi oldukça yaygın bir inanıştı. Eski mısır piramitlerinde Türk izlerine de rastlanmıştır.
Bir yorum bırakınız...